Ahşap Yapılar Üzerine Yeniden Düşünmek

TR

Ahşap, canlı bir organizma olan ağaçtan elde edilen lifli dokuya sahip organik esaslı bir yapı malzemesidir. İnsanlık, ahşabı eski çağlardan beri barınma ve korunma amacıyla en eski yapı malzemelerinden biri olarak kullanır. Günümüzde ise özellikle kentlerde ahşabın yapılarda taşıyıcı eleman olarak kullanım alanı oldukça kısıtlı kalmıştır. 

Ahşabın taşıyıcı eleman olarak kullanılması konusunda karşılaşılan en büyük psikolojik bariyerlerden birisi (1) yangın durumunda ahşabın yanıcılığı konusunda duyulan endişedir. Ancak tam da bu önyargılarımızdan dolayı ahşap üzerine yeniden düşünmek adına bu yazıda ahşabın yapısına daha yakından bakarak ülkemizde ve dünyada kullanımına dair bakış açılarını göz önüne alacağız. 

Ülkemizde taşıyıcı sistem tasarımlarında ahşabın bir alternatif olarak görülme ihtimali oldukça düşük olsa da dünyanın pek çok yerinde ahşabın taşıyıcı olarak kullanıldığı yüksek yapılar dahil pek çok örnek bulunur (2). Bu örnekleri incelemek, ahşabın doğru kullanıldığında neler yapabileceğini görebilmek adına büyük önem taşır (a, b, c, d)

Bugün sahip olduğumuz psikolojik bariyerlere karşın tarihte sayısız depreme şahit olmuş İstanbul’un geçmişindeki birçok depremden sonra çıkarılan dersler ve edinilen bilgiler ışığında ahşap yapıların tercih edildiği görülür. Örneğin 1509 Büyük İstanbul Depreminden sonra Mimar Sinan'ın da ustası olan Mimar Hayrettin'in ahşabın depreme karşı diğer yapı elemanlarından daha dayanıklı olduğunu fark etmesi sonucunda padişah tarafından çıkarılan fermanla başkentte inşa edilecek tüm yapıların ahşap iskeletli malzemeden yapılmasına karar verilir (3).

İstanbul’un tarihindeki diğer depremlerde de yapılan tespitlerde ahşap binaların depremde diğer yapılardan çok daha az hasar gördüğü tespit edilir ve bu durum can kaybının az olmasının başlıca nedeni olarak görülür (4). Böylece 22 Mayıs 1766 Depreminde yıkılan kagir binaların çoğu ahşap olarak yeniden yapılır. Devlet ahşap binayı yangın riskinden dolayı yapmak istemese de o zamanın koşullarında ahşap binada yangın riski yüksek olmasına rağmen halk ahşabı tercih eder (5). Günümüzde ise ahşap, mevcut teknoloji ile hem deprem hem yangın açısından söz konusu risklere karşı çok daha uygun hale gelmekte.

Ahşabın avantajlarından birisi, betondan 5 kat, çelikten 15 kat daha hafif olmasıdır. Fiziksel avantajları sayesinde geniş açıklık geçebilme imkanı taşır, yük taşıma kapasitesi yüksektir ve sürdürülebilir bir malzeme olarak ısı yalıtımı konusunda enerji dostudur (6). Bu özelliği sayesinde yangında çelik ve betona göre daha uzun süre taşıyıcı özelliğini koruyabilir.

Yangın durumunda ahşabın davranışını anlayabilmek için kimyasal özelliklerine bakmak gerekir. Öncelikle bir yangının devam edebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır (7). Ahşap malzemeler ise havadaki karbondioksidin oksijenini atıp karbonunu gövdesinde tutar. Yangın durumunda ise kendi yapısındaki oksijeni açığa çıkardığı için diğer malzemelere oranla daha uzun süre ayakta kalabilir. Betonun patlama riskine ve çeliğin hızla erimesine karşın ahşap bu noktada yapının tahliye edilebilmesi için gerekli süreyi sağlaması ile önemli bir avantaj sağlar.

Ahşap yandığı zaman etrafındaki karbon ısı yalıtımı yapar. Dolayısıyla aşağıdaki görselde olduğu gibi yangın sonrası çelik malzemeler erirken ahşabın taşıyıcılığını sürdürdüğünü görebiliriz. 

Yangın Sonrası Çelik ve Ahşap Arasındaki Fark - Prof. Dr. Ahmet Türer Ted Konuşması (8)

Elbette bir malzemenin avantajlarına odaklanırken diğerlerini suçlu ilan etmek veya tamamen geri planda bırakmak, her malzemenin kendine has özelliğini göz ardı etmek olacaktır. Hangi malzemede olursa olsun tasarlama ve uygulama noktasında doğru yöntemin kullanılabilmesi için malzemenin dilinden anlamak ve bu yöntemin gerektirdiği şekilde uygulama yaparak tüm önlemleri almak gerekir. Asıl problem, malzemenin kendisi değildir; yapım tekniğine uygun olmayan her yapı bir felakete sebebiyet verebilir. Dolayısıyla bazı psikolojik bariyerlerimizi kaldırırken onların yerine yenilerini eklememek adına her daim “yeniden düşünmeye” devam edilmelidir.

Yazan: İlayda Köroğlu
(Mimar & Editör)

Kaynaklar 

  1. Woodlife Symposium - Psychological Barriers: Safety and Regulations: https://youtu.be/6k4URyFAM1U 

  2. https://www.archdaily.com/996319/the-meteoric-rise-of-cross-laminated-timber-construction-50-projects-that-use-engineered-wood-architecture 

    a.https://www.archdaily.com/794170/worlds-tallest-timber-tower-tops-out-in-vancouver 

    b.https://www.dezeen.com/2020/02/12/france-public-buildings-sustainability-law-50-per-cent-wood/ 

    c.https://www.globalconstructionreview.com/japan-plans-take-timber-high-rise-construction-new/

    d.https://www.archdaily.com/989552/haut-amsterdam-residential-building-team-v-architecture

  3. Ali Nusret (17 Ağustos 2021). "İstanbul'un altüst olduğu gün: Küçük Kıyamet Depremi". The Independent

  4. Sakin, O. (2002). Tarihsel kaynaklara göre İstanbul depremleri (Vol. 173). Kitabevi.

  5. Afyoncu, E., Mete, Z., (2000), 1766 İstanbul Depremi ve Toplum Yaşantısını Tesirleri,Tarih Boyunca Anadolu’da Doğal Afetler ve Deprem Semineri, 22-23 Mayıs 2000, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi

  6. https://protectaqua.com/Sayfa/1/Ahsap-Nedir-ve-Neden-Tercih-Edilir 

  7. ÇANAKÇIOĞLU, H. (1970). Yangın emniyet yolları ve yangın emniyet şeritleri. Journal of the Faculty of Forestry Istanbul University, 122-152.

  8. https://www.ted.com/talks/ahmet_turer_medeniyet_muhendisligi?language=tr

Kapak fotoğrafındaki görsel: https://perkinswill.com/project/ubc-gateway/ 

Previous
Previous

Rethinking on Timber Structures 

Next
Next

Common Living and Community Spaces after Disasters Workshop