TASARLARKEN | Oğul Öztunç

TR

1- Kendinizi ve yaptığınız işi nasıl tanımlarsınız?

Tanımlar açısından çoklu kişilik bozukluğu yaşanan bir çağda üretim yapıyorum. Kendimi multi-disipliner merakları olan bir tasarımcı olarak veya araştırma motivasyonuyla üreten bir sanatçı olarak tanımlayabilirim. Bu tanımlar yer yer ve projeye göre değişebiliyor ve dürüst olmak gerekirse benim için pek bir önem arzetmiyor. Örneğin kurucu ortağı olduğum Piknik Works bir tasarım stüdyosu, ama 'Performatif Çizim' isimli, dört senedir sürdürdüğümüz ve yurtdışında birçok platformda sergileme şansı bulduğumuz bir sanat/performans projemiz var. Günlük Hayat Dedektifleri Kentsel Araştırma Bürosu isminde yedi senedir sürdürdüğüm bir pratiğim var mesela, ne olarak tanımlayacağımı, hangi kategoriye koyacağımı bile bilemiyorum. Merakını içinde yaşadığımız çevreye eleştirel bakış açısı ve araştırmaya dayalı bir çizim disiplininden alıyor.

2- Yaratım sürecinizi desteklediğini düşündüğünüz veya tıkandığınız durumlarda uyguladığınız kendinize has bir eylem veya ritüel var mı?

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mimarlık okurken, sevgili Oruç Çakmaklı Hocamdan öğrenmiştim: Yaratıcı üretim demek doğum sancısı demektir. Doğurmaya değer şeyler zaman ve bir tür sancı ister. Yani bana göre zaten yaratıcı bir üretim yapmak kendine has eylemler, ritüeller, araçlar geliştirmek demektir. 'Modus Operandi' de diyorlar, 'Her yiğidin bir yoğurt yiyişi...'; bu benim özel ilgi alanım gibi bir şey. Bir keresinde Ece Duran ile birlikte Yaratıcı Acı Çekme Yöntemleri üzerine bir araştırma yapmıştık. Farklı tasarımcı ve sanatçıların bu tür nev-i şahsına münhasır yöntemlerini inceledik. Bazen tasarım ve sanat okullarına gidip sunuyoruz.

3- Tasarımlarınıza yansıttığınız ve önceliklendirdiğiniz kişisel kaygınız veya motivasyonunuz nedir?

Gündelik yaşamdan öğrenmek. Havalı değil havadar işler üretebilmek. Bir yandan içinde bulunduğumuz zamansal bağlamdan öğrenerek tasarlarken bir yandan da zamane olmamayı, zamansızı bulmaya çabalamak. Bedeni ve mekanla ilişkisini anlamaya çalışmak. Sadece iyi görünmeye çabalamak yerine anlam üreten işler geliştirmek. Yaratıcı disiplinlerin sözde sınırları arasında akrobasi yapabilmek.

4- Yaratıcılığı besleme konusunda ilham verici bulduğunuz görülmeli, duyulmalı, okunmalı veya izlenmeli, kısacası deneyimlenmeli diyebileceğiniz neler var?

Farklı zamanlarda sorulduğunda sonsuz farklı şekilde cevaplanabilecek bir soru bu. Şu an yanıbaşımda olan ve aklıma geliveren beş şeyi önereceğim.
Görülmeli: Cihangir'de Freya Alt'ta 'Seri Talih', 7 Mayıs'a kadar açıkmış.
Duyulmalı: Boards of Canada
Okunmalı: Georges Perec
İzlenmeli: Jonas Mekas
Deneyimlenmeli: Yakın zamanda İstanbul Upcycle Festivali'nin ikincisi düzenlenecek bildiğim kadarıyla. Öneririm.

5- Yaptığınız işe dair bakış açınızı yansıtan, kendinize rehber edindiğiniz bir söz, bir tasarım mottonuz var mı?

Pablo Picasso’nun dediği gibi: İlham diye bir şey vardır, öte yandan sizi iş başında yakalaması gerekir.

Previous
Previous

GEMSS’19 seçilen mimarlarından Alper Derinboğaz’ın Fitaş Pasajı projesi “the New Together” sergisine seçildi

Next
Next

The Metropolitan: Blasé attitude or the Flâneur