Serinin ikinci etkinliğinde Sergi Dinamikleri, Ara Güler Müzesi ve Leica Galeri'de halen görülebilen “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe'ye Bir Bakış” sergisine odaklanıyor.
Oyuklar ve Höyükler Göbekli Tepe’ye Bir Bakış
Sergi Dinamikleri söyleşisi, serinin ikinci etkinliğinde Ara Güler Müzesi ve Leica Gallery’de devam etmekte olan “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış” sergisini konu ediniyor. Uzun süredir Fırat Nehri, Urfa ve çevresi üzerine çalışmalarını yürüten sanatçı Sinem Dişli tarafından üretilen fotoğraf, video, resim ve enstalasyonlardan oluşan sergi aracılığıyla; bir sanatçının zihnindeki sergi fikri, bu fikrin iki kurumla birlikte nasıl bir etkileşim sürecine girdiği, nasıl mekansallaştığı gibi pek çok farklı katman tartışmaya açılıyor. Sanatçının kavramsal yaklaşımının çeşitli aktörlerin sürece dahil olmasıyla fizikselleşmesi, yeni temsil araçlarına (kitaba ve mekanın kendisine) aktarılması ve bu yolla deneyime açılması gibi süreçlerin eş zamanlı olarak tartışılacağı söyleşi, serginin fikirden deneyime uzanan örtülü kalmış süreçlerine yapılan bir kazı olarak da düşünülebilir.
Konuşmacılar
Sinem Dişli, görsel sanatçı
Mert Zafer Kara, sergi tasarımcısı, mimar & iç mimar
Evren Kıvançer, Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi, konservasyon uzmanı
Moderatörler
Dilara Tekin Gezginti, sergi tasarımcısı, mimar
Eda Özgener Semerci, mimar
Bir Atölye Mil projesi olan Sergi Dinamikleri; bir serginin fikren ortaya çıktığı andan itibaren, ziyaretçiyle buluştuğu kurulum aşamasına kadar geçen süre içindeki dinamikleri, katılımcıları, rolleri ve mekansal kararları konuşmak üzere planlanan bir söyleşi serisidir. Küratör, sanatçı, sergi tasarımcısı, araştırmacı, iletişim ve eğitim programı yöneticileri gibi çeşitli alanlardan konuşmacıların katılımıyla sergi süreçlerinin farklı katmanlarını irdeler ve tartışmaya açar.
Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış
Bu sergi ile Sinem Dişli, doğup büyüdüğü şehir Urfa’yı da kapsayan Mezopotamya bölgesi ve Fırat Nehri üzerine son on yıldır yaptığı çalışmalarıyla birlikte yaklaşık on iki bin yıl önce avcı-toplayıcıların kalker, bazalt ve çakmaktaşına şekil vererek inşa ettiği anıtsal yapı Göbekli Tepe’ye odaklanıyor.
Sanatçı Göbekli Tepe ve bölgesinin çok katmanlı geçmişini, tarihi ve toprağın katmanlarını belgesel ile kurgu arasında gidip gelen bir dil ile araştırıyor. Yerkürenin karmaşıklığını, insanın milyonlarca yılın yaşam tortularını barındıran taş ve suyla ilişkisindeki döngüleri ve günümüzde süregiden etkileşimlerini derinlemesine inceliyor. Gündelik ritüellerin kadim kökenlerinin izlerini sürerek tarihin yeniden yorumlanmasını ve çevremizle olan ilişkimize yeni yaklaşımlar geliştirmemizi sağlayabilecek ipuçları arıyor. Arkeoloji ve jeoloji gibi alanların hayatın kırılgan döngülerini ele alış biçimleriyle tarihi taş üzerinden nasıl okuduğumuza ve kurguladığımıza bakarak, taşı taşa vurarak yarattığımız mekanları, eylem ve oyunları gözlemliyor, evreni ve zamansallığı nasıl algıladığımıza bakıyor. Fotoğraf mecrasının sınırlılıklarını da sahiplenerek, onun muğlak doğası içinde, yer altı ve üstü, yeryüzü ve gökyüzü, geçmiş ve şimdi, gece ve gündüz gibi ikililikleri algılama biçimlerimizden yola çıkarak, zaman, mekân ve canlılar arasında ucu açık birliktelikler oluşturmaya girişiyor.
Ara Güler Müzesi ve Leica Galeri İstanbul’un ilk ortak projesi olan “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış” başlıklı sergi 16 Eylül 2019-15 Şubat 2020 tarihleri arasında iki mekanda da izlenebilir.